Türk edebiyatının öykü ve roman ustası Orhan Kemal için ailesinin
kurduğu Orhan Kemal Müzesi, 11 yaşında. Müzede onun anısını yaşatmak
üzere pek çoğu fotoğraf ustası Ara Güler'in çektiği Orhan Kemal'in,
ailesinin, ünlü edebiyatçıların 70 dolayında fotoğrafı, kitaplarının
ilk basımları, özel mektupları, hakkında yapılan tezler, yazılan
yazılar bulunuyor. Ayrıca yıllarını geçirdiği çalışma odası, yazı
masası, daktilosu, yatağı, özel eşyaları ile yıllarca yaşamına
eklediği İkbal Kahvesi adlı bir kahvehane de müzenin bir parçası
olarak girişte yer alıyor.
İşte bu müzeyi geçen günlerde CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu gezdi.
Ben de oradaydım. Bunu sizlerle de paylaşayım istedim. Öncelikle
şunu söyleyeyim, Kılıçdaroğlu büyük bir basın ordusuyla karşılandı.
Orhan Kemal ailesi şaşkındı. Keşke kuşaktaşı Oktay Akbal, keşke
arkadaşı Fikret Otyam da olsaydı. Küçücük müzeye basın
çalışanlarının yarısı giremedi. Ben giren şanslılardandım. Neredeyse
omuz omuza müzeyi gezdik. Tek tek önünde durulan fotoğraflar,
onlarla ilgili canlanan anılar, dokunulan kitaplar ve müze
defterinin imzalanmasıyla, İkbal Kahvesi'nde içilen demli bir çayla
ziyaret sona erdi. Kılıçdaroğlu müze defterine şunları yazdı: "Orhan
Kemal, edebiyat dünyamızın gururu ve onuru. Onu yaşatmak hepimizin
ortak görevi. Onu saygıyla selamlıyorum. Saygılarımla,"
Evet Orhan Kemal, Türk edebiyatının onuru ve gururu bir yazardır.
Üstüne kitap yazma isteğim bundandır. Bu kitap müzede karşıma çıkmaz
mı? 34 yıl önce çıkan bu kitabı görünce elbette çok sevindim. Orhan
Kemal ustayı ve bana 'Kitabı birlikte yazalım' önerisi getiren Asım
Bezirci'yi burada saygıyla anmak istiyorum. Daha sonra Asım Abi,
"Orhan Kemal'in Romanlarını, ben de "Orhan Kemal'in Hikâyeciliğini
ayrı ayrı yayımladık. Ortaklıktan ayrıldık. Keşke öyle tek kitap
olarak kalsaydı. Onun acıyla biten yaşamı herkesi olduğu gibi beni
de elbette çok çok üzdü. Sözünü ettiğim kitabı "Orhan Kemal /
Hayatı, Sanatı, Eserleri" adıyla 1977'de Cem Yayınları yayınlamıştı.
Tüm bunları ve hiç tanışmadığım Orhan Kemal'i, müzeleri düşünmeye
başladım.
Yıllar önce bu müzede TV 8'de yayımlanan "Yıldız'da Sohbet" programı
için çekim yapmıştık, on yıl geçmiş, Orhan Kemal'i yitirişimiz
üstündense, 41 yıl... Bir müze... Yalnızca sergilediği
fotoğraflarla, kitaplarla, eşyalarla mı anımsanır? Hayır! Müzeler
öylesine geniş bir dünya sunarlar ki insana, insan düşünmeye
başlayınca, içinde kaybolur. Doğasıyla, tarihsel eserleriyle bir
açık hava müzesi gibi olan yurdumuzda 120 dolayında müze olduğu
söyleniyor. Bunlardan kaçı şair, yazar, sanatçı müzesi? Sanırım 10'u
geçmez. Oysa edebiyat dünyasında toplumu aydınlığa çıkarmak için
hayatını adayan, büyük bedeller ödeyen yazarlarımızın her biri için
birer müze gerekir.
Orhan Kemal ailesi bunu başarmış, ama devletten katkı alamamış.
Kuruluşundan bu yana sorunlar yaşamış, yeri küçülmüş. Oysa Orhan
Kemal'e ve onun gibi kalemini toplumu aydınlatmaya adayan bu uğurda
ömürlerini harcayan Pir Sultan'dan Namık Kemal'e, Nâzım Hikmet'ten
Asım Bezirci'ye, Yaşar Kemal'den Mahmut Makal'a, Karacaoğlan'dan
Dadaloğlu'na Metin Altıok'tan Hasan Ali Yücel'e, Tonguç'a müzeler
kurmak, onları yaşatmak gerekmez mi? Hem müze kurmak hem de müzeleri
müzelik olmaktan kurtarmak, desteklemek gerekir. Bunu da
gerçekleştirecek olan elbette kültüre önem veren bir yönetimdir.
Müzeleri geçmişimizi olduğu kadar geleceğimizi yansıtan kültür
kurumları durumuna getirmek gerekir. Bunu gerçekleştirecek olan da
sanırım sosyal demokrasinin gerektirdiği kültür politikalarını
hayata geçirecek olan partiler ve liderlerdir. Bu anlamda CHP'ye ve
Kılıçdaroğlu'na çok iş düşüyor.
Orhan Kemal Müzesi'ni gezerken şunları da düşündüm: 2012 baharında
bilim, eğitim, edebiyat, kitap, basın, sinema, tiyatro, fotoğraf,
resim, karikatür, alanlarında sempozyumlar düzenleyip ilgili alanın
ustalarıyla sorunları ve çözüm önerilerini saptamak, tartışmak,
kitaplaştırmak... Ülkemiz için, bilim, kültür ve sanat için bir yol
haritası ortaya koymak... Güzel olmaz mı?
|