Ana Sayfa      
         

   

Sabah - Atilla Dorsay - 5 Mart 2011

     
          

 

Orhan Kemal gözüyle hapishane

 



İlk kez 1954 yılında geniş bir öykü biçiminde yayımlanmış olan 72. Koğuş, sonraki yıllarda oyunlaştırıldı, 1987 yılında da rahmetli Erdoğan Tokatlı tarafından bir filme dönüştürüldü. Yakın zamanda Sadri Alışık Tiyatrosu'nda sahnelenen bu oyun, şimdi ikinci kez bir film olarak karşımıza geliyor. Orhan Kemal'in genelde küçük insanın dünyasına eğilen romancılığı, bu kez küçük insanın hapisteki konumuna değinmiş. Bu hepsi de feleğin sillesini yemiş, talihsiz kahramanlar grubu içinde babasının katillerini öldürmüş, vakur Kaptan, her türlü suça bulaşmış Berbat, kötülüğün insana dönüşmüş hali olan Katil, tecavüze kalkışan kayınpederini öldürmüş Fatma, karnındaki yavruya rağmen ölümü seçmeyi yeğleyen Meryem gibi karakterler yer alıyor. Kemal bu insanlara büyük bir şefkatle, anlayışla yaklaşıyor: Hep olduğu gibi. Ve tiyatro sahnesi, şimdi de sinema, tutukluluk üzerine yazılmış ve yazarın kişisel gözlemlerinden kaynaklanan metni hakkını vererek görselleştiriyor. Filmde kimi teknik yetersizlikler yok değil. Hapishane mekanı dar odalara ve küçük bir avluya, dış mekanlar bir duvar önü, bir sokak parçası, bir randevu evi gibi yine sınırlı yerlere indirgenmiş. Bu yüzden film, bir büyük prodüksiyondan çok bir TV filmi gibi duruyor. Ama ne gam!... Anlatılan şeyler öylesine temel ki... Bu tam bir insanlık durumu saptaması. Bir dilim ekmek veya bir tavuk kemiği için birbirine girenler; yoksul savaş yıllarında dört duvarın getirdiği artı sefaletle boğuşanlar; azgın, küstah ve ölümcül erkek cinselliği; bastırılmış, ama patlamaya hazır kadın cinselliği... Ve hepsinin üzerinde, bu kıstırılmış dünyada bile -belki o dünyada daha çok- o ezeli ve ebedi hiyerarşi kurma, egemen olma, daha güçsüz, zayıf ve yoksul olanı sömürme mekanizmaları. Hem de en incelikli biçimde, en acımasız ve amansız bir yaklaşımla... Film, insan insanın kurdudur deyişini en parlak biçimde yansıtıyor. Romanın tüm evrensel hapishane edebiyatı içinde onurlu bir yer tutmasına neden olan hümanist gücü, filmde de kendisini hissettiriyor. Karın üstünde çırılçıplak soyulup hortumla yıkanan mahkumları, doğum sahnesini, intihar girişimini kolay unutamayacaksınız. Ve de parmaklıklar ardından bir anda gözüken Fatma'nın yıpranmış, hüzünlü, ama hâlâ güzel yüzüne tutulan Kaptan'ın tutkusu yüreğinize işleyecek. Sinemaya iyi bir dönüş yapan Hülya Avşar, belki en iyi rolüne kavuşuyor. Yavuz Bingöl'den Kerem Alışık'a, Cihan Canova'dan Volga Sorgu'ya, Nursel Köse'den Songül Öden'e diğerleri de çok iyi. Görülmesi gereken bir Türk filmi.

72. KOĞUŞ ***
Yönetmen: Murat Saraçoğlu
Senaryo: Ayfer Tunç
Görüntü: Demian Barba Müzik: Yavuz Bingöl, Fırat Yükselir
Oyuncular: Yavuz Bingöl, Hülya Avşar, Kerem Alışık, Songül Öden, Civan Canova, Nursel Köse, Ayça Damgacı, Volga Sorgu, Bülent Şakrak, Devrim Saltoğlu, Ömer Duran. Sasin Film

     
     
     
   
     
   
     
   

[email protected]