|
Nicedir fragmanları dönüyordu, nihayetinde perşembe akşamı
karşılaştık Kanal D'nin yeni dizisi Kötü Yol'la.
Biraz mütereddidim doğrusu size açılmak hususunda.
Çok emek verilmiş bir dizi çünkü, adeta sinema
prodüksiyonu gibi; yaratılan atmosfer, kostümler, çevre düzeni,
dekor, aksesuar, ışık., dönemin ruhunu yansıtmak için çırpınıp
duruyor.
Niyet iyi yani., böyle olunca da nutku tutuluyor insanın; yazsan
olmuyor, yazmasan olmaz gibilerinden bir ruh hâli giriyor devreye.
Kötü Yol, Orhan Kemal'in aynı adlı romanından uyarlama gibi
sunuluyor, dizinin jeneriğinde "Kötü Yol"un altında koskocaman Orhan
Kemal yazıyor; bu da birebir uyarlama gibi algılanıyor tabii; ama
daha ilk bölümden anlaşılıyor ki, uyarlamadan çok yuvarlama tadında
olacak. Evet, bazı diyaloglar — rastgele— aynen kullanılmış, ama o
diyalogların kahramanları, romandaki karakterlerden çok farklı
yapıda karakterler olarak konuşlandırılmış, — biraz kolaya kaçılmış
galiba—.
Mesela Orhan Kemal'in romanındaki İhsan karakteri (Nuran'ın
ağabeyi), gayet fedakâr, iyi niyetli, çalışkan, ailesi için çalışıp
didinen dürüst bir delikanlıdır. Oysa dizideki İhsan, kardeşini para
için evli ve yaşlı zengin ağaya satabilecek karakterde, işsiz
güçsüz, hastalıklı (sıtmadan kalkmış) biri; romandaki İhsan'la tek
ortak noktası, iki karakterin de annesine olan düşkünlüğü (dizideki
gibi bir karakterin annesi çalışıp yoruluyor diye üzülmesi ne kadar
gerçekçi o da ayrı). Kaldı ki, romanda Nuran'ı almak isteyen öyle
bir ağa olmadığı gibi, tek bir adet bile ağa kurşunla dolu bir
tabancayla vuruluyor mesela. İrkiltici ve kadını oldukça aşağılayıcı
bir durum bu. Romanda böyle bir sahne de yok ayrıca. Adana'ya film
çekmeye gelip, Nuran'ı görüp, ona artist olmasını teklif eden bir
rejisör de yok ya, zaten! Evet, romanda Nuran İstanbul'a kaçar,
biraz da kendisini yüzüstü bırakan Reşat'ı yakalamak için;
istasyonda yakalar da., birlikte İstanbul'a giderler. Film yıldızı
Orhan Kemal uyarlaması izlediğini zanneden seyirci aldatılmış oluyor
ama buna kimse aldırmıyor, hatta varisleri bile? Ve Orhan Kemal'in
romanı da, onun kurduğu edebiyat da keyfî bir şekilde tahrifata
uğruyor böylece, fakat ne gam! Kötü Yol" dizisi, Hanımın
Çiftliği'nin yapım şirketi Gold Film'in projesi.
(Hanımın Çiftliği dizisinden kalan dekor ve aksesuarlar da hayli
yardımcı olmuş karakteri yok! Kırsala dayalı bir hayat da yok zaten
kitapta. Aksine, hızlı ve modern bir şehirleşme, zenginleşme var
Orhan Kemal'in romanında.
Dizide "kadının konumlandırılması" hususu da rahatsız etti beni.
Dramanın gelişimi içinde kadın, tümüyle erkeğin zihninden
geçiriliyor; dizideki film çekimi sahnesinde kadın oyuncunun başına
yerleştirilen elma, hakiki olma hayallerini gerçekleştiremez Nuran,
pavyonlara düşer sonunda.
Hikâyeyi uzatmak, ballandırmak, seyircinin ilgisini çekmek için ünlü
yazarların romanlarını hallaç pamuğu gibi atmak adetten oldu; o
zaman da neden bir edebiyat uyarlaması gibi sunarlar ki, bu
dizileri? Yazarların markasını kullanmak her zaman belli bir garanti
sağlıyor tabiatıyla; bu arada bir gibi görünüyor diziye.) Dizinin
yapımcılığını Faruk Turgut, yönetmenliğini ise Nisan Akman
üstlenmiş; senaryosunu Zülküf Yücel'in yazdığı, Orhan Kemal'in aynı
adlı romanından esinlenilerek televizyona uyarlanan Kötü Yol'un
dizideki hikâyesi 1965 yılında Adana'da başlayıp, İstanbul'a
Yeşilçam'a taşınıyor. Bir yakın dönem dizisi olan Kötü Yol'da,
Cansel Elçin, Şükran Ovalı, İlker Aksum, Ezgi Mola, Ayşenil
Şamlıoğlu ve Nilüfer Açıkalın başlıca rolleri paylaşıyor.
Kötü Yor da Nuran'ı canlandıran Şükran Ovalı, diziyi seyirlik kılan
önemli bir cazibe unsuru. Oyunculuğu, vücut dili ve yüzünü (mimik)
iyi kullanması dikkat çekiyor. Oyuncular genel olarak iyi, herkes
işini görüyor.
Yönetmen Nisan Akman, elinden geleni yapmış; çekim ve oyuncu
yönetimine söylenecek fazla bir şey yok.
(Color correction hususuna fazla mı yüklenilmiş; ya da çekim
sırasında degrade renk filtreleri yanlış mı seçilmiş nedir; bazı
sahnelerin renkleri hayli abartılı bir müdahaleden geçmiş gibi.
Renklere müdahale, dozunda olursa iyi duruyor; ama fazlası,
izlenilen sahnenin —zaten eser miktarda olan — gerçeklik duygusunu
zedeliyor; görüntü, boyama resim efekti veriyor o zaman.) Kötü Yol
dizisine eleştirilerim esas olarak drama kaynaklı. Bir de şu var;
her roman dizi olmaz, seçimde biraz daha titizlenmek gerekiyor.
Zaten Kötü Yol romanının, Yeşilçam sinemasından esinlenmiş şablonik
bir yapısı var; ama buna rağmen dizide olduğundan daha hızlı akıyor
hikâye. Dizi yer yer oldukça ağırlaşıyor, dizi diline uygun bir
heyecan yok. (Şoför Reşat'ın, patronun karısı Bedia'yla olan garaj
sahnesi çok daha kısa ve öz olabilirdi mesela. Hayat kadar uzun
sahneler ilgiyi dağıtıyor.) Dönem dizileri zor ve pahalı projeler.,
umarım sonraki bölümlerde toparlanır Kötü Yol, romana daha fazla
yaklaşır, biraz daha hızlanır ve yolu açık olur. |