Ana Sayfa

 
 

Radikal - Işık Öğütçü / İpek İzci - 9 Ağustos 2012

 

 

Orhan Kemal milyonlarca sessizin sesidir...
 

 

 




Babanızla ilgili en mutlu anınız hangisi?
Babam, çalışma odasındaki yatağının üstüne bir gofret koyar, “Oğlum koş gel, bunu kuş getirdi sana” derdi. Ben de odaya yıldırım hızıyla girer, o gofreti çok büyük keyifle neredeyse nefes almadan yerdim. Aklımda kalan en canlı anı budur.

13 yaşındaydınız değil mi kendisini kaybettiğinizde?
Evet, bir anda yok oluyor bir insan, tarifi zor bir boşluk... Hayatın gerçeği beni o yaşta buldu.

Babanızı, vefatından sonra eserlerini toplayıp, onun için bir müze açarken daha çok tanıdınız desek abartmış olur muyuz?
Olmazsınız, aksine yerinde bir tespit bu. Evet, Orhan Kemal babam, kitaplarını okumuşum, kim olduğunu biliyorum. Fakat benim için asıl dönüm noktası 2000 yılında açtığımız Orhan Kemal Müzesi’dir. Ben o müze için çalışırken babamı keşfetmeye başladım. Onu daha iyi tanıdıkça, onu tanımayanların bakışını değiştirmeye çalışıyor, “Bakın bu da var, şöyle bir çalışması da var” diyorum. Bunlar dizilerde kendini gösteriyor zaten.

O zaman eserlerinin diziye, filme uyarlanmasına karşı değilsiniz.
Hayır, değilim. 21. yüzyıl, görsellik ve iletişimin yoğun kullanıldığı bir dönem. Kitapları siz nereye kadar saklayabilirsiniz ki? Bu diziler, filmler yapılacak... Ama onun dünya görüşünü, insanlarını yanlış yansıtmayacak şekilde gösterilmesidir doğru olan. Çok büyük bir sektör bu ve bu tür sağlam edebi metinlere ihtiyaç duyuluyor. Bugün senaristler bir takım etkilenmelerle değişik konular yazabiliyor ama bir yerde takılabiliyorlar. Akıllı olanlar zaten böyle edebi metinlerin hepsini değerlendiriyor.

Orhan Kemal eserlerinin film ve dizi sektöründe tercih edilmesinin nedenini neye bağlıyorsunuz?
Orhan Kemal eserleri görseldir. Her kitabı aslında bir film, bir dizidir. Siz kitabı okuduğunuzda onun dışında kalmaz, her kahramanın, mekânın içinde olursunuz. Bu kadar canlı yazabilen sanatçı azdır. Tabii yapımcıların bir diğer tercihi de diyalogların bol olmasıdır. Üstadımız pek çok olayı uzun uzun cümlelerle yazmamış, yarım sayfalık diyalogla insanı karakterize etmiş, ruh halini vermiş. Yeter ki bunu görebilin. Metinleri çok büyük bir dünya taşıyor. Yapımcılar da buna önem verdikleri için tercih ediliyor. 50 kitabının hepsi dizi olabilecek şekilde hazırdır.

Dizi veya film olması eserin değerinden götürüyor mu sizce? Özellikle dizide hikâye uzadıkça uzuyor...
Olayı daha geniş bir zaman diliminde anlatıyorsunuz. Bunu da hayatın akışı olarak görmek lazım. Yani bir olay var, bir de yan unsurlar… Senaristler, olayı yan unsurlarla bütünlüyor. Orjinal eser bu kurgularla genişliyor olmasına rağmen, ana tema değişmiyor.

Şimdiye kadar en sevdiğiniz uyarlama hangisiydi?
Zor bir soru bu. Ben aslında olaya başka açıdan bakıyorum...

Hangi açıdan?
Ben kitabı tercih eden adamım. Kitaptan kendime bir dünya kurup, onu düşünmeyi, geliştirmeyi, hayal etmeyi, beynimin bütün hücrelerine kadar onu zorlamayı tercih ediyorum. Ama tabii kitaba herkes ulaşamıyor, Türkiye ’nin en ücra yerindeki bir aile oturup diziyi izliyor, Orhan Kemal hakkında bir fikir sahibi oluyor. Yani Orhan Kemal toplumsal hafızada canlanıyor. Orhan Kemal milyonlarca sessizin sesidir. Çünkü söylenemeyenleri ilk kez o söylemiş ve yazmıştır.

Orhan Kemal Müzesi’ne giriş ücretsiz. Çark nasıl dönüyor?
Benim ailemin küçük bir firması var, oradan karşılıyoruz. Minimum masraf yapmaya çalışıyoruz bir yandan da. Bir kere Orhan Kemal halk yazarıdır. Bu müzede halkımızındır. Biz halktan para kabul edersek çok utanırım. Buraya gelen herkes Orhan Kemal ’e misafirliğe geliyor gibi gelsin isterim. Şayet katkı vermek istiyorlarsa, yan tarafta bulunan OK Kitabevi'nden üstadın kitaplarını alabilirler mesela…

Yani dizilerin maddi getirisi yok mu size?
Telifler var ama takdir edersiniz ki biz 5 kişiyiz. Ailenin diğer fertlerine bölünüyor o telif, ben de bana düşen payla buranın ihtiyaçlarını karşılıyorum. Kardeşlerimin de yaşaması, ayakta durması lazım. Onun için onların paylarından almam söz konusu olamaz.

‘Kötü Yol’ ve ‘Evlerden Biri’ şu an dizi olarak yayımlanıyor. İzliyor musunuz?
Takip ediyorum. Şöyle de diyebiliriz aslında: 2014 yılına ( Orhan Kemal ’in 100’üncü doğum yıldönümü) gelirken bir Orhan Kemal şöleni yaşıyoruz biz.

2014 için özel bir planınız var sanırım...
Evet, yapılmasını rica ettiğimiz 18 maddelik bir listeyi Kültür Bakanlığı’na verdim. Ama bunların içinde en çok istediğim Adana ’da yeni kurulan Bilim ve Teknoloji Üniversitesi’ne Orhan Kemal adının verilmesi…

Orhan Kemal uyarlamaları
FİLM
Bereketli Topraklar Üzerinde, Suçlu, Devlet Kuşu, Vukuat Var, El Kızı, Eskici ve Oğulları, Kaçak, Tersine Dünya

DİZİ
Yalancı Dünya, Gurbet Kuşları, Hanımın Çiftliği, Evlerden Biri, Kötü Yol

 

   
        

[email protected]