|
İLHAN
FAHRİ DEMİR’İN İZİNDE…
Bir sanatçının veya
edebiyatçının mektuplarını okuduğunuzda ne hissedersiniz? Okuyucuya
göre değişen bir durumdur tabii ki… Kimi sanatçının dönemindeki
sosyal, politik, tarihsel gelişmeleri takip eder, kimi insani
ilişkileri, kimi mektubun satırlarındaki gizemin heyecanıyla
sürüklenir gider. Sonuncusu ben de daha baskın çıkar. Örneğin, 1958
tarihinde yazılan mektupta sözü edilen bölüm gibi, “B….. yayınlar
serisi tutturmak üzereyim. (…) Mecbur edenler utansın. Bir yandan
senaryoları ret, bir yandan kitapların fazla satmaması için elden
geleni geri koydurmamak. Başka çıkar yol bulamadım. Varsa ayıbı,
hacaleti, kepazeliği onların üzerine.”
İlk bakışta pek bir şey
ifade etmez gibi görünen alıntının altında başka şeylerin
olabileceğini sezdiğiniz anda kalbiniz daha hızlı çarpmaya başlar.
Hele bu cümleden olmak üzere elinizde edebiyatçıya ait yaprakları
soluk sarı defterler varsa, defterlerin içindeki solmuş sayfalarda
yazanlara daha dikkatli bakarsanız, şunları görürsünüz: Eylül
957-Alacak: Gündüz gazetesi 100.-, Ekim ayı yine Gündüz gazetesi
150.-.
Burada yazan toplam iki
yüz elli lira neyin bedelidir. Sizi bir merak sarar, araştırmaya
başlarsınız. Ben de aynı şeyi yaptım. Kütüphaneye gittim. Eylül
1957-Ocak 1958 tarihleri arasındaki Gündüz Gazetesi’nin ciltlerini
istedim. Üç adet siyah, sayfaları eskilikten sararmış, benimle yaşıt
olan ciltleri incelemeye başladım. O aylarda olan olaylar bir film
şeridi gibi önümden akmaya başladı. Bu arada tefrika romanlar,
öyküler, çeşitli makaleler parmaklarımın arasındaydı. İsmini ilk
defa duyduğum yazarlar olduğu gibi, her gün yazısı olan ilginç bir
isimde gözüme çarptı, “İlhan Fahri”. Sayfaları çevirdikçe bu ismi
hep gördüm. Önce her gün yayınlanan “Şehirden Çizgiler” adı altında
kısa öyküler yazan biri olarak tanıdım. Öyle bir güne geldim ki, hem
“Şehirden Çizgiler” devam ediyor, hem de “Konya Oturak Âlemleri”
ismiyle romanı tefrika ediliyordu. Sayfaları yine çevirmeye devam
ettiğimde, bir romanıyla daha karşılaştım, “2 Damla Gözyaşı-Aşkımın
Son Hatırası”. Ancak bu tefrika romanın yazarının ismi kısmında şu
ifade vardı, “Yazan: Türkiye’nin en büyük ses sanatkârı”. İyi mi?
Hepsi bu kadardır diye düşünürken bu iki tefrika roman bitmiş,
karşıma bu sefer İlhan Fahri Demir olarak “Son Kurşun” adıyla başka
bir tefrika roman çıkmıştı.
Neden bu isim sürekli
gazetede yer almıştı? Buna, yazdığı bir mektup açıklama getiriyordu,
“… Elimde çok güzel bir
roman var. Var ama bitmiş değil. Tefrikaya başlayabilirler. Şartım
şu: Tefrikası 30 liradan aşağı olmamak. Sinema ve roman işleri stop
dedi. Kendi memleketimde sanatımla geçinemez hale geldim. Şu sıra
‘musahhihlik’ yapıyorum. Yazıların müstear isimle
çıkması daha doğru.”
Sözünü ettiği tefrika için otuz lira istese de, yirmi liraya yazmak
zorunda kalacaktı. Kursağından hakkı olmayan bir tek
kuruş dahi geçmeyen, takma adlı İlhan Fahri Demir’in de edebiyat
tarihimizde özel bir yeri vardır. Kalemini satmadan, bir yerlere
eğilip bükülmeden çalışabilmek, zorluğa göğüs gererek ailesinin
yaşam mücadelesini sürdürebilmek, her türlü kıskaca rağmen dürüst
kalabilmek, inandığı doğruların adamı olmak önemliydi. O zoru seçti.
Kendine yapılan onursuz teklifleri elinin tersiyle itmesini bildi.
Onun için yüreklerde kalıcı oldu.
Yıllar sonra gazetede
tefrika edilmiş “Konya Oturak Âlemleri”ni “Oyuncu Kadın”, “Son
Kurşun”u “Gâvurun Kızı”, “İki Damla Gözyaşı”nı aynı isimle ve 1953
yılında Radyonun Sesi dergisinde yayınlanan “Prenses”i de “Serseri
Milyoner” olarak Orhan Kemal imzasıyla kitap olarak yayınlatacaktık.
Yazdığı büyük başarı hikâyesinin farkında bile olmayan, 15 Eylül’de
99. yaşına giren İlhan Fahri Demir’le, sessizlerin sesi Orhan Kemal
bugünde yaşıyor. İnanıyorum, 2014’te kutlayacağımız yüzüncü yaşında,
Adana’da kurulan, kendisinin de çalıştığı Milli Mensucat
Fabrikası’nda “Güzel Sanatlar Fakültesi”nin hizmet vereceği “Bilim
ve Teknoloji Üniversitesi”ne, ülkemizin kadirbilir ve vefalı
insanları “Orhan Kemal”in adını vereceklerdir. Bu davranış, iyi
yürekli yazara 2014’te Türkiye’nin sunacağı en büyük doğum günü
hediyesi olacaktır. |