Genelde Türk
edebiyatına karşı; fazla kişisel, aile entrikaları, aşk acılarıyla
dolu, günlük hayatın monoton tasvirlerine sırt dayayan eserleri
zorla okutan ortaokul öğretmenim yüzünden ön yargılı oldum hep.
Dokuzuncu Hariciye Koğuşu, Yaprak Dökümü, Ankara, Ateşten Gömlek (ki
bu daha farklı ama açmamıştır beni hiçbir zaman) falan derken tövbe
etmiştim zamanında. O gün bugündür bolca okurum, ama okuduğum Türkçe
eser sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Şimdi hatırladığım; "Kürk
Mantolu Madonna" ve Ahmet Ümit'ten Bab-ı Esrar var hatta sadece.
Gerisini hatırlamadım bile... Benim gibi Türk edebiyatına burun
kıvıran bir adamın, memleketinin edebiyatını bağrına basması için
bir MURTAZA gerekiyormuş demek.
Orhan Kemal'i ilk kez okudum. (Maalesef) Tanışıklığım daha çok Türk
sineması ve dizi sektörünün uyarlamalarından. (Hanımın Çiftliği-hiç
sevmem, Baba Evi-vasat, Devlet Kuşu-Kemal Sunal başımız üstüne,
Tersine Dünya-orjinal bir yapımdı vs... Fakat eserleri ne kadar
yansıttılar bilemeyeceğim tabi.)
Ünlü Şaolin Börekçisi Pan Monroe, "DP dönemini en iyi anlatan roman"
deyince, ben de kütüphanemde olduğunu ama daha okumadığımı
hatırlamış, bitirmekten olduğum ilk kitabın ardından Murtaza'yı
okumak istemiştim. Çok beğenerek, ayılıp bayılarak okuduğumu ve
okuyanı kesinlikle bir saniye bile sıkmayacak bir eser olduğunu
söylemek boynumun borcu...
Bir kere muhacir olduğumuzdan mı nedir, ananemin, babanemin,
dedelerimin koştuğu cümleleri, kelimeleri muhacir Murtaza'da görmek
büyük bir eğlence oldu benim için. Bir de Murtaza'nın mottoları çok
güzel. Bunları defalarca tekrar eden, vazife aşkıyla yanan Murtaza
inanılmaz bir eğlence. Babamın kendi mahallelerinin bekçisi Arnavut
Ali'yi anlattığını hatırlarım. Pek benzeşiyorlar Murtaza ile, tıpa
tıp neredeyse. Bu açıdan Orhan Kemal, toplumun içinden gücünü alan
bir yazar olduğunu mizahi bir anlatımla kanıtlıyor.
Murtaza göçmen şivesi, kraldan çok kralcı olan vazife aşkı, acımasız
disiplinciliği, kendini olduğunun 30 katı falan ciddiye alan
megaloman karakteri ama kendi içindeki tutarlı idealist duruşuyla
müthiş çizilmiş bir karakter. Kedilere vatanseverlik aşılamaya
çalışan, "muzır vatandaşlara" çöp kutusu üzerinden nutuklar çeken,
bir yandan sürekli alay geçilirken, diğer yandan da hep yakasını bir
türlü sıyıran bir adam Murtaza.
Ona ne işsin birader diye sorarsanız şunları der:
"Bilirsin sen Mürteza kim?"
"Yukarıda Allah, Ankara da devlet hem da hökümet, mahallede var
Mürteza!"
"Gördüm kurs, aldım amirlerimden çok sıkı terbiye hem da disiplin."
"Damarlarımda dolaşır dayım Kolağası Hasan Bey'in kanı. Dökmüş
kanını vatan toprağına, içmiş şahadet şerbetini."
"Kutsaldır vazife bir her şeyden önce. Vazifede sırasında görmeyecek
gözün kimseyi, demeyceksin evlâdım, ciğerparem. Olacaksın
vazifesinin arslanı cayil vatandaş. Görmedin kurs, almadın
amirlerinden sıkı terbiye ve hem da disiplin! Kimin damarlarında
Kolağası Hasan Bey'in kanı dolaşır? Helbet Mürteza'nın muzır
vatandaş."
İşte Murtaza'nın bu anlamsız böbürlenmeleri arasında,
karşısındakilerin "(...)"dan oluşan konuşma satırları var ki
inanılmaz. South Park sessizliği dediğimiz şey direk. İnanılmaz.
Tabi hikayenin mizahi yanı dışında; güç istenci, kontrol ve etik
hakkında söylediği çok şey var. Meselâ mahallenin "itinin köpeğinin"
Murtaza'dan korkması, o gidince her türlü şeyi rahat yapmak
istemeleri ile Murtaza'nın gece uyumayan fakir kunduracıyı zorla
yatırmasının arasındaki denge. Meselâ vazifesi yüzünden kızına zarar
vermesi. Meselâ ilkecilik uğruna, insaf duygularını askıya alması.
Kraldan çok kralcı olması. Verilen iki gram eğitimi sorgulamaması ve
hayatını buna göre şekillendirmesi. Stereotip vatanseverlik
anlayışı... Particilik, adamcılık, hemşericilik ayrımlarının
tehlikeleri... Kapitalizm ve işçi hareketleri... Daha birçok şey
olabilir gözümden kaçan. Başlı başına bir devleti dahi
simgeleyebilir Murtaza ve bu tutumuyla halkını kimlerin kucağına
attığını anlatıyor olabilir. (Kendi yorumum DP'nin kucağına attığı;
Orhan Kemal liberal olmaktan çok Komünizm propagandası ve Nazim
Hikmet (!) okumak suçundan bir kere 5 yıl yemiş biri, bir kere de
tutuklanıp serbest bırakılmış biri) Murtaza'yı hem keyifli bir
okumalık hem de içi dolu bir eser olarak okumak gerek, okutmak
gerek. 40'lı yılların eğilimlerini görmek için hem da. |