|
Orhan Kemal'in ölümsüz eseri 'Evlerden Biri'
Kapitalizmin hapsettiği aile
Evlerden Biri, toplumsal gerçekçi bir yazar olarak Orhan Kemal'in
önemli özgünlükler taşıyan romanı. Romanda, bir evde sıkışmış 'hane'
halkı söz konusu.
Mazlum VESEK
Türk romanında aileyi doğrudan konu alan ya da bir aile etrafında
gelişen olayları anlatan romanlar epey fazla. Bu anlatıların
tarihsel bağlamı ve ekonomik ilişkileri içinde ne kadar anlatıldığı
ise tartışma konusu. Çizgi dışı karakterlerin çok cesurca çizildiği
edebiyatımızda söz konusu aile olunca ne kadar gerçekçi
olunabilinmiştir? Aile, anlatılmaya başlanınca toplumsal
kültürümüzde 'kutsallık' taşıyan bu kurum, kutsiyetinden arındırılıp
altyapı ilişkileri içinde ne kadar 'yalın' anlatılabilmiştir? Orhan
Kemal'in Evlerden Biri romanı, bu alanda tereddütsüz üzerinde
durulması gereken bir yapıt.
Sadi Bey, demiryollarından emekli bir memurdur. Emekli ikramiyesiyle
aldığı evde, eşi, oğulları İskender, Erdal ve kızı Ayşe ile birlikte
yaşamaktadır. Sadi Bey, komşusu Leman Hanım'ın kızı Nursen'e
aşıktır. Mahalle kahvesinde
sürekli buluştuğu kadim dostu yarı vefadarı Müçteba Efendi de
mahalleden bir başka kıza, Nursen'in arkadaşı Ayla'ya âşıktır. İki
ihtiyar sürekli buluşup sevgililerinden konuşur. Sadi Bey'in en
büyük hayali eşi ve çocuklarını evden kovup Nursen'le evlenmektir.
Bunun için emekli ikramiyesiyle aldığı eve sıkı sıkı sahip
çıkmaktadır. Bu istekten de ailede hiç kimsenin haberi yoktur.
Sadi Bey'in çocukları ise başka havadadır. Hukukta okuyan oğlu
Erdal, Avrupa'da tahsilini tamamlamak için evin satılıp paraların
kendisine verilmesini istemektedir. Küçük bir dairede çalışan evin
büyük oğlu İskender ise borsaya meraklıdır. Ona kalırsa ev satılıp
para borsaya yatırılmalı, bire on katılmalı, isterlerse o zaman
apartman dikilmelidir. Evin çirkince kızı Ayşe ise annesi ile
kendisine bırakılmasını, çünkü erkek evlatlara göre hiç güvencesinin
olmadığını düşünür.
Romanın ilerleyen sayfalarında İskender'in Nursen'le ilişkisi
başlar. Müçteba Efendi Ayla'ya mektup verirken karısı tarafından
yakalanır. Kahveci Pehlivan Ali de Sadi Bey'e oğlu İskender'in
Nursen'le gezdiğini ve Leman Hanım gibi uygunsuz bir kadının kızıyla
oğlunun gezmesinin doğru olmadığını söyler. Bu haber üzerine Sadi
Bey, yıkılır. Yatağa düşer. Kızı Ayşe, komşusu Leman Hanım'ın
kavgalarını duyduğu esnada ölür. Oğulları ise cenaze başında kavga
eder. Cenazeyi mahalleli kaldırır. Ayşe ve annesi eve sahip çıkarak
İskender ve Erdal'a karşı durur.
Öncelikle romanın adı başlı başına bir değerlendirmeyi gerektirir.
Evlerden Biri, ilk aklımıza gelen haliyle bir aileyi ifade ediyor.
Romanı okudukça da romanın kahramanları kadar etkili olan bir evi,
yani mülkiyeti görüyoruz. Romanda, bir eve hapsolmuş 'hane' halkı
söz konusu. Ev ve hane halkı aynı anda düşünülmeli ve
değerlendirilmelidir. Bir yanıyla da 'Evlerden Biri' çoğulun
içindeki bir özeli anlatıyor. Yani romanda umutları, sevinçleri,
kıskançlıkları ve yalnızlıkları ile anlatılan insanlar evlere
sığışmış ailelerden sadece 'biri'dir. Tarif edilen aile tek değil,
sayısızdır. Yazar, adeta, 'Ben bu hayatın içine sıkışmış sayısız
evlerden, sadece birini yazdım' demektedir.
Romandaki aile, toprağa bağlı değildir. Anlatıdaki kişilerin
karakterini çarpıklaştıran belki de fabrikaya da bağlı
olmamalarıdır. Baba Sadi Bey ve karısı, ömrünün büyük bir kısmını
toplumsal hayatın neredeyse olmadığı Anadolu'nun 'kuş geçmez kervan
geçmez' istasyonlarında geçirmiştir. Emeklilik sonrası İstanbul'a
yerleşen ailenin çocukları ise ikide bir 'Bana bu evi devlet verdi,
devlet' diyen babaları gibi, bir emeklilik ikramiyesi bekleme
niyetinde değildir. Hayalleri vardır. Bu hayallere ulaşmanın aracı
olarak da ellerindeki tek koz babalarının emekli ikramiyesi ile
alınan evdir. Romandaki kişilerin hayallerini kendi sözleriyle yan
yana getirdiğimizde nasıl bir devinimin ve çatışmanın olduğunu
görürüz. Üstelik bu çatışma hali, her gün aynı çatı altında bir
araya gelip, gündelik hayatın önemli bir kısmını 'kan bağı'
vesilesiyle geçiren kişiler arasında yaşanmaktadır. Burada karşımıza
şu soru çıkıyor: Sadi Bey ve ailesini bir arada tutan nedir? Kan
bağı, anne- baba- kardeş hukuku mu yoksa bir faninin üzerine
kayıtlı- tapulu bir mülk olan ev mi? Kişiler açısından tek tek
sorguladığımızda, anne haricinde herkes evin peşindedir. Sadece,
anne, çocukları ve eşinin dirliği için uğraşmakta ve denge kurmaya
çalışmaktadır.
Romandaki karakterlerin hiçbiri eve veya evden gelecek paraya sahip
olmanın dışında bir kurtuluş çaresi düşünmez. Sırtı sırta verip
çalışmak değildir öncelikleri. Kendilerini bir mülkün peşine düşüren
sistemi sorgulamaktan yani sınıf bilincinden ise eser yoktur.
Yazar, diğer yandan Türk toplumunun kutsadığı, yere göğe
sığdırmadığı aile olgusunun da nasıl çözüldüğünü, geleneksel
değerlerin ise mülkiyet tutkusu karşısında nasıl tuzla buz olduğu
göstermektedir. Bu açıdan romanın son bölümü oldukça çarpıcıdır.
Baba Sadi Bey'in cenazesi yerdedir. Erkek kardeşler ise eve sahip
olmak adına birbirine ağza alınmayacak sözler söyler. Kavga
sırasında Erdal, babasının cesedi üzerine kapaklanır ama kavgaya da
devam eder. Burada, geleneksel olarak söz edilen, ataya-babaya saygı
çoktan iflas etmiştir. İki oğlun başını döndüren hırs orta yerde
duran bir ölüye saygıyı da ortadan kaldırmıştır. Kapitalist çağın
bir kentinde (İstanbul'da) tutunmaya çalışan bir memur ailesi
böylece çözülmüştür.
Romanda değinilmesi gereken bir diğer nokta da İstanbul'daki sosyal
ve ekonomik yaşantıdır. Kentin varoşlarından fabrikalarına, küçük
dairelerindeki daktilolara işçiler akmaktadır. Otobüsler, tramvaylar
tıklım tıklımdır. 1950'lerin İstanbulu'nda işçiler ne bir greve
gitmektedir ne bir mitinge. O kalabalık haller ve sesler şimdilik
uzaktadır. Sadi Bey ve ailesi milyonların yükünü almaya başlayan
İstanbul'da kendine yer arayan 'Evlerden Biri'dir.
Evlerden Biri, toplumsal gerçekçi bir yazar olarak Orhan Kemal'in
önemli özgünlükler taşıyan bir romanıdır. Yazarın külliyatı içinde
çok farklı bir yerde değerlendirilmesi gereken unsurlara sahiptir.
Belki bir gün televizyon dizisi olmaya yatkın olduğu için yapımcılar
tarafından gündeme getirilecek bu romanın, yazarın anlam bütünlüğünü
ve bakış açısını beyazcamda yansıtabilmesi beklentimizdir. Bu
hassasiyet, Orhan Kemal'in okuyucu ve genç kuşak üzerinde olumlu bir
etki yapması adına dikkat edilmesi gereken bir konudur.
Evlerden Biri/ Orhan Kemal/ Everest Yayınları/ 258 s.
|