Ana Sayfa

Cumhuriyet Kitap - Mazlum Vesek - 3 Mayıs 2012

 

 

Kapitalizmin hapsettiği aile

 

        

Orhan Kemal'in ölümsüz eseri 'Evlerden Biri'

 

Kapitalizmin hapsettiği aile

 

Evlerden Biri, toplumsal gerçekçi bir yazar olarak Orhan Kemal'in önemli özgünlükler taşıyan romanı. Romanda, bir evde sıkışmış 'hane' halkı söz konusu.

 

 

Mazlum VESEK

 

Türk romanında aileyi doğrudan konu alan ya da bir aile etrafında gelişen olayları anlatan romanlar epey fazla. Bu anlatıların tarihsel bağlamı ve ekonomik ilişkileri içinde ne kadar anlatıldığı ise tartışma konusu. Çizgi dışı karakterlerin çok cesurca çizildiği edebiyatımızda söz konusu aile olunca ne kadar gerçekçi olunabilinmiştir? Aile, anlatılmaya başlanınca toplumsal kültürümüzde 'kutsallık' taşıyan bu kurum, kutsiyetinden arındırılıp altyapı ilişkileri içinde ne kadar 'yalın' anlatılabilmiştir? Orhan Kemal'in Evlerden Biri romanı, bu alanda tereddütsüz üzerinde durulması gereken bir yapıt. 

Sadi Bey, demiryollarından emekli bir memurdur. Emekli ikramiyesiyle aldığı evde, eşi, oğulları İskender, Erdal ve kızı Ayşe ile birlikte yaşamaktadır. Sadi Bey, komşusu Leman Hanım'ın kızı Nursen'e aşıktır. Mahalle kahvesinde 

sürekli buluştuğu kadim dostu yarı vefadarı Müçteba Efendi de mahalleden bir başka kıza, Nursen'in arkadaşı Ayla'ya âşıktır. İki ihtiyar sürekli buluşup sevgililerinden konuşur. Sadi Bey'in en büyük hayali eşi ve çocuklarını evden kovup Nursen'le evlenmektir. Bunun için emekli ikramiyesiyle aldığı eve sıkı sıkı sahip çıkmaktadır. Bu istekten de ailede hiç kimsenin haberi yoktur. 

Sadi Bey'in çocukları ise başka havadadır. Hukukta okuyan oğlu Erdal, Avrupa'da tahsilini tamamlamak için evin satılıp paraların kendisine verilmesini istemektedir. Küçük bir dairede çalışan evin büyük oğlu İskender ise borsaya meraklıdır. Ona kalırsa ev satılıp para borsaya yatırılmalı, bire on katılmalı, isterlerse o zaman apartman dikilmelidir. Evin çirkince kızı Ayşe ise annesi ile kendisine bırakılmasını, çünkü erkek evlatlara göre hiç güvencesinin olmadığını düşünür. 

Romanın ilerleyen sayfalarında İskender'in Nursen'le ilişkisi başlar. Müçteba Efendi Ayla'ya mektup verirken karısı tarafından yakalanır. Kahveci Pehlivan Ali de Sadi Bey'e oğlu İskender'in Nursen'le gezdiğini ve Leman Hanım gibi uygunsuz bir kadının kızıyla oğlunun gezmesinin doğru olmadığını söyler. Bu haber üzerine Sadi Bey, yıkılır. Yatağa düşer. Kızı Ayşe, komşusu Leman Hanım'ın kavgalarını duyduğu esnada ölür. Oğulları ise cenaze başında kavga eder. Cenazeyi mahalleli kaldırır. Ayşe ve annesi eve sahip çıkarak İskender ve Erdal'a karşı durur. 

Öncelikle romanın adı başlı başına bir değerlendirmeyi gerektirir. Evlerden Biri, ilk aklımıza gelen haliyle bir aileyi ifade ediyor. Romanı okudukça da romanın kahramanları kadar etkili olan bir evi, yani mülkiyeti görüyoruz. Romanda, bir eve hapsolmuş 'hane' halkı söz konusu. Ev ve hane halkı aynı anda düşünülmeli ve değerlendirilmelidir. Bir yanıyla da 'Evlerden Biri' çoğulun içindeki bir özeli anlatıyor. Yani romanda umutları, sevinçleri, kıskançlıkları ve yalnızlıkları ile anlatılan insanlar evlere sığışmış ailelerden sadece 'biri'dir. Tarif edilen aile tek değil, sayısızdır. Yazar, adeta, 'Ben bu hayatın içine sıkışmış sayısız evlerden, sadece birini yazdım' demektedir. 

Romandaki aile, toprağa bağlı değildir. Anlatıdaki kişilerin karakterini çarpıklaştıran belki de fabrikaya da bağlı olmamalarıdır. Baba Sadi Bey ve karısı, ömrünün büyük bir kısmını toplumsal hayatın neredeyse olmadığı Anadolu'nun 'kuş geçmez kervan geçmez' istasyonlarında geçirmiştir. Emeklilik sonrası İstanbul'a yerleşen ailenin çocukları ise ikide bir 'Bana bu evi devlet verdi, devlet' diyen babaları gibi, bir emeklilik ikramiyesi bekleme niyetinde değildir. Hayalleri vardır. Bu hayallere ulaşmanın aracı olarak da ellerindeki tek koz babalarının emekli ikramiyesi ile alınan evdir. Romandaki kişilerin hayallerini kendi sözleriyle yan yana getirdiğimizde nasıl bir devinimin ve çatışmanın olduğunu görürüz. Üstelik bu çatışma hali, her gün aynı çatı altında bir araya gelip, gündelik hayatın önemli bir kısmını 'kan bağı' vesilesiyle geçiren kişiler arasında yaşanmaktadır. Burada karşımıza şu soru çıkıyor: Sadi Bey ve ailesini bir arada tutan nedir? Kan bağı, anne- baba- kardeş hukuku mu yoksa bir faninin üzerine kayıtlı- tapulu bir mülk olan ev mi? Kişiler açısından tek tek sorguladığımızda, anne haricinde herkes evin peşindedir. Sadece, anne, çocukları ve eşinin dirliği için uğraşmakta ve denge kurmaya çalışmaktadır. 

Romandaki karakterlerin hiçbiri eve veya evden gelecek paraya sahip olmanın dışında bir kurtuluş çaresi düşünmez. Sırtı sırta verip çalışmak değildir öncelikleri. Kendilerini bir mülkün peşine düşüren sistemi sorgulamaktan yani sınıf bilincinden ise eser yoktur. 

Yazar, diğer yandan Türk toplumunun kutsadığı, yere göğe sığdırmadığı aile olgusunun da nasıl çözüldüğünü, geleneksel değerlerin ise mülkiyet tutkusu karşısında nasıl tuzla buz olduğu göstermektedir. Bu açıdan romanın son bölümü oldukça çarpıcıdır. Baba Sadi Bey'in cenazesi yerdedir. Erkek kardeşler ise eve sahip olmak adına birbirine ağza alınmayacak sözler söyler. Kavga sırasında Erdal, babasının cesedi üzerine kapaklanır ama kavgaya da devam eder. Burada, geleneksel olarak söz edilen, ataya-babaya saygı çoktan iflas etmiştir. İki oğlun başını döndüren hırs orta yerde duran bir ölüye saygıyı da ortadan kaldırmıştır. Kapitalist çağın bir kentinde (İstanbul'da) tutunmaya çalışan bir memur ailesi böylece çözülmüştür. 

Romanda değinilmesi gereken bir diğer nokta da İstanbul'daki sosyal ve ekonomik yaşantıdır. Kentin varoşlarından fabrikalarına, küçük dairelerindeki daktilolara işçiler akmaktadır. Otobüsler, tramvaylar tıklım tıklımdır. 1950'lerin İstanbulu'nda işçiler ne bir greve gitmektedir ne bir mitinge. O kalabalık haller ve sesler şimdilik uzaktadır. Sadi Bey ve ailesi milyonların yükünü almaya başlayan İstanbul'da kendine yer arayan 'Evlerden Biri'dir. 

Evlerden Biri, toplumsal gerçekçi bir yazar olarak Orhan Kemal'in önemli özgünlükler taşıyan bir romanıdır. Yazarın külliyatı içinde çok farklı bir yerde değerlendirilmesi gereken unsurlara sahiptir. Belki bir gün televizyon dizisi olmaya yatkın olduğu için yapımcılar tarafından gündeme getirilecek bu romanın, yazarın anlam bütünlüğünü ve bakış açısını beyazcamda yansıtabilmesi beklentimizdir. Bu hassasiyet, Orhan Kemal'in okuyucu ve genç kuşak üzerinde olumlu bir etki yapması adına dikkat edilmesi gereken bir konudur.

Evlerden Biri/ Orhan Kemal/ Everest Yayınları/ 258 s.

 

 

 


[email protected]