Orhan Kemal'in ömrü çalışmakla
geçmişti. Bu çalışmanın en önemli bölümü yazmaya
ayırdığı süreydi. Sofya'da ölümle
karşılaşmasının kesinliğini fark edince,
yaşamını iki, üç cümleyle özetlemişti:
"Eşe dosta selam. İnandığım
doğruların adamı oldum. Böyle yaşadım, karınca
kararınca bu doğruların savaşını daha çok
sanatımda yapmaya çalıştım, kursağıma hakkım
olmayan bir tek kuruş dahi girmemiştir..."
2014'te yüz yaşını kutlayacağız
Orhan Kemal'in. İki önemli kitap var geçen yılın
ortasından sonra yayınlanmış. Biri kitaplarını
yayınlayan Everest Yayınevinin. Işık Öğütçü
imzalı: Zamana Karşı Orhan Kemal.1 Öteki Kültür
ve Turizm Bakanlığının Orhan Kemal'i.2 Kitabın
editörleri Ahmet Ümit. Işık Öğütçü.
Zamana Karşı Orhan Kemal, daha
çok Orhan Kemal yaşarken yazılmış eleştirilerle
oluşturulmuş. Bu eleştirilerin kimilerine Orhan
Kemal yanıt da vermiş. Aynı kitap için yazılmış
lehte aleyhte yazılar, yayımlanış sırasına göre
yer alıyor kitapta:
"Bu roman. (Vukuat Var!) bir
bakıma, bu bölgedeki zümre farklarının bir arada
yaşama ile silinmeye yüz tutuşu olayının
başlangıcını anlatıyor. Orhan Kemal, bu
kalabalığın içinde, onların hayatını paylaşarak
yaşamış, her safhasını yakından görmüştü.
Kuruköprü'deki Berber Reşit'in dükkânını, işçi
mahallelerindeki kerpiç evleri, yakın
bostanlardaki huğları, bütün romanlarındaki
kişilerin sık sık uğradıkları küçük meyhaneleri
çok iyi biliyor. Onun kişileri bütün işlerini bu
meyhanelerde çözerler, kavgaların, dostlukların
başı ve sonu orada bağlanır. Kenar sokakların
yaşayışı, geç vakit kapı diplerinde nara atan
afili delikanlılar, erkek yumruğu altında
ezilmiş, itaatli ve sadık, beş çocuktan sonra
bile hâlâ güzel işçi kadınlarının kaynaştıkları
bir hayat var bu romanda. Kürt Cemşir ve Berber
Reşit gibi kişilerinde roman orantılarını aşan
çizgiler bulunması bu romana biraz halk
edebiyatı çeşnisi, epika (mitolojide "her
sorunun yanıtlandığı an" anlamına gelir)
karakteri veriyor. Murtaza'da olduğu gibi burada
da çevreden kopmuş, yücelmiş kişilere
yönelmesine rağmen romanın diğer bütün
ayrıntılarında rahatça kurulmuş bir denklem,
hayatı bütün halinde verebilmekten gelen bir
diri güzellik mevcut. Bununla açıkça şu gerçek
ortaya konulmuş oluyor: Hayat okulunda yetişmiş,
ilk eserlerini bu çileli yolları anlatarak
vermiş bütün yazarlarda olduğu gibi, Orhan
Kemal'de de, içinde yaşayarak öğrenilmiş bir
hayatı anlatabilen bir teknik gelişmiş
bulunuyor. Yaşamasının dışında, yalnız gözleme
dayanarak yazdığı eserler ilk yolun başarılarına
ulaşamıyor."
Tahir Alangu (1916-1973), önemli
saptamalar yapıyor 1959'da yayımlanmış bu
yazısında. Bu saptamalardan biri şu: "Orhan
Kemal'in küçük adamlarının hayat çizgilerinin
bir ucunda ekmek, öteki ucunda aşk vardır. Bu
romanında ekmeği ikinci plana alarak aşk teması
üzerinde durmuş. Bu hâl onu bilerek daha ılımlı,
daha ölçülü bir gerçekçiliğe götürmüş."
Diğer önemli saptama Orhan Kemal'in halk
edebiyatı kalıplarını kullandığıdır: "Üstelik
halk edebiyatında bol bol kullanılmış bir
usulden de faydalanmış. Eskiden beri zalim baba
ve anaların engelledikleri hasretli ve ölümlü,
gurbetti aşk hikâyeleri, bütün halk
hikâyelerinin en sevilen konusu idi. Bunların
tekniği halkın zevk ve kültürüne uygundu. Bir
romancının bu tekniği ele alarak yeniden
değerlendirişi, umut verici bir başlangıçtır.
Romanımızın Batı romanına yönelişinde yeniden
ele alınması gereken anlatışlardan biri de
budur."
Kültür ve Turizm Bakanlığının
kitabının yazarları nasıl seçilmiş bilmiyorum,
ancak inceleme konuları daha çok akademiktir:
Kant İle Murteza, Orhan Kemal'in Öykülerinde
Yetişkin Çocuklar, Lacan'ın Aynasında Murteza'yı
Okumak. Orhan Kemal'in Baba Evi ve Avare
Yıllarında Post-Emperyal Travma ve Eşikteki
Erkeklik.
Orhan Kemal Romanlarında
Sınıfsal Bilinç incelemesini yazan Mehmet Narlı,
toplumsal gerçekçi anlatımda yapılan yanlışlarla
Orhan Kemal'i doğru biçimde karşılaştırır:
Köylü işçiler, yoksulluklarının,
imkânsızlıklarının acılarını yaşarlar ama onlar
da niçin böyle olduğunun gerçek cevabının
farkında değildirler. Durumlarından şikâyet
ettikleri zaman suçu ya şehre ya feleğe
bulurlar. Burada. Orhan Kemal'in
gerçekçiliğindeki bir tutarlılığa değinmek
gerekir: Çağdaşı olan ve aynı estetik anlayış
içindeki bazı hikâyeci ve romancılar, böyle
durumlardaki şahıslarını "birer işçi sınıfı
temsilcisi" gibi gösterip, doğal gerçekliğin
dışına düşerlerken; Orhan Kemal, çoğu zaman bu
hatayı yapmaz. Onları sınıfsal anlamda idealize
etmenin tersine, kendi gerçeklikleri içinde
verir. Hatta bu gerçeklik anlayışı, şahısları
bazen akıl almaz bir yozlaşma içinde gösterir ki
insanı, "bu insanlar, bu kadar kötü. bu kadar
basit olamazlar" biçiminde bir itiraza zorlar.
Örneğin Bereketli Topraklar Üzerinde de,
aksiyonu oluşturan ilk üç kişide olumlu anlamda
bir değişme değil, olumsuz manada bir değişme
(bozulma) görülür. Kapitalist üretim ilişkileri
içinde en çok yabancılaşan, en başarılı olur:
Örneğin Yusuf. Yazar bu yolla doğrudan bir ileti
vermek yerine okuyucunun, "böyle bir düzenin
değişmesi gerekmez mi" sorusunu sormasını
ister."
Orhan Kemal'in bütün romanlarını
okumuş olsanız bile bu tür yazılar sizi yeni
okumalara özendirir. Serüvenin akıcılığı içinde
fark bile edilmeyen ayrıntıları bu kez fark
ediverirsiniz. Mesela büyük şehir koşullarının
insanı bencilliğe zorlayışını, şehrin feodal
koşullardan farklı davranışı kabullenişi, ayakta
kalabilmek için yalnızca çalışanların güç
kuvvetinin yetmeyişi.
Orhan Kemal'in anlatılarında
feodalizmin bitişinin çizilişini, yeni düzenin
yeni bir ahlaka zorlayışını fark etmemiz
gerekir. Endüstri gelişirken sermayenin artan
acımasızlığı, işçilerin de farklı davranmasını
gerektirmektedir. Bu davranışlardan biri Orhan
Kemal'in anlattığı yozlaşmaysa öteki de sınıf
bilincinin gelişmesidir. Ama yazar bunu açıkça
söylemez, okurun düşünüp bulmasını ister. Okur
öyküyü kavrarken, Orhan Kemal'in insanın iyiye
doğru değişebileceği inancını da kavrarsa... 0
zaman Behçet Necatigil'in dizesini
yineleyebiliriz: "Yazmaya Orhan Kemal
Olacaktı..."
--------------------------------------------------------
1. Zamana Karşı Orhan Kemal. Işık Öğütçü.
Eleştiriler ve Röportajlar. Everest Yayınları.
448 s.
2. Orhan Kemal. Editörler: Ahmet Ümit. Işık
Öğütçü. T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı. Ciltli
480.