Ana Sayfa

Aydınlık - Fikret Otyam - 1 Şubat 2014

 

EY KOCA ORHAN KEMAL CAN DOSTUM,
DEMEK Kİ 100 YAŞINA GELDİN HA?

 



EY KOCA ORHAN KEMAL CAN DOSTUM, DEMEK Kİ 100 YAŞINA GELDİN HA?

"...Memleket Hastanesi köprüden geçer geçmez sol tarafta. 'İlaç Sandığı' gide gide ağırlaşıyor.

Korkumdan köprüden geçemiyorum... Haah bi türkü söylesem cinler kaçar... Mezar arasında harman olur mu, ah mezar arasında harman olur mu, kama yarasına derman olur mu, Kazımım aslanım nerelerde yatıyon, kaytan bıyıkların kana batıyo...

ORHAN KEMAL GELİYOR

Orhan lan Orhaan! Oh bee işte Orhan, Orhan Kemal... Elinde kuş lastiği, geliyor. Bi elinde de şişe var. Hamamın oraya dikti şişeyi, atışlar başladı. Bağlanan ayaklarım çözüldü. Bi o atacak, bi ben. İlaç Sandığı'nı bıraktım yere kolum düşmüştü zaten...

...Güneş tepeye dikilmişti hastane kapısına geldiğimde...

Bİ ADAM YATIYOR YERDE!

Üzerini kilimle örtmüşler. Bi yerinden akan kanlar kurumuş... Gölek olmuş yerde... Kadınlar ağıda durmuşlar... Erkeklerin elleri çenesinde, gözler bi noktaya dikilmiş salt... Kilimin ucunu usulca kaldırdım, açıktı adamın gözleri, bi hoş... Bozbulanık... Kolunu kaldırıp bıraktım pat etti toprağa...

Ölmüş adam... Benim yüzümden. Bi adam vardı yerde, ölü... Ben öldürdüm... Zamanında iletemedim ilaçları, İlaç Sandığını. Ben öldürdüm kilim altında yatan adamı.

Çişim geldi birden...

Dizlerimin bağı çözüldü...

Çişim... Azıcık bırakayım... Tutarım gerisini... Öyle yaptım... Ama tutamadım... İlaç Sandığı'nın yanında ağlıyordum ıslak ıslak... Doktor Cemal beyamca kimsenin dövüp dövmediğini öğrendikten sonra nerde kaldın ulan derdemez suratıma patlattı iri şaplağını... Sandığı bırakıp kaçmaya başladım feryat ederek...

***

Eczanenin kalfaları kurtarmaya çalışıyorlar ama onlara da değiyordu babamın bastonu, tokadı...

Allah evlat verecekse hayırlısını versin... Ulan hastanede hastalar ilaç beklesin sen Orhan Kemalle şişe kır kuş avla...

***

Yazımı götürdüğüm Varlık dergisinde Yaşar Nabi bey, Orhan Kemal'in yeni çıkan öykü kitabını verdi. Orhan'ın arkadaşım olduğunu söyleyince "sanmam" dedi. Babası hakim imiş, benim Orhan'ın da babası hakim beyamcaydı doğup büyüdüğüm Aksaray'da...

...Hocam Bedri Rahmi Eyüboğlu, keyifle bakın reisler dedi kim var burda Orhan Kemal... Hocanın özel atölyesindeyiz...

Bu, çocukluk arkadaşım Orhan Kemal değildi...

Yazar Oktay Akbal, sen bizim şair Nusret Kemal'in nesi olursun dedi, ağabeyim dedim pek sevindi. Orhan Kemal ayrıldı arkasından koştum öykülerini anlatılmaz keyifle okuduğum Orhan Kemal'in...

Ve ölenedek, kitaplık bir dostluk, arkaşlık böyle başladı..."

Yukardaki alıntıları, Sofya, Ankara, Münih, Marmara Ereğli'sinde yazdığım 455 sayfalık ARKADAŞIM ORHAN KEMAL VE MEKTUPLARI kitabımdan aldım gözlerim dolu dolu. İlki 1975, ikincisi 1999'da. Yeni baskısı da yakında İş Bankası Kültür Yayınları arasında...

KİMİ MEKTUPLARIN TARİHLİ BAŞLIKLARINDAN SAĞLIK SORUNLARIYLA İLGİLİ SEÇMELER:

"İlk kalp krizi. İstanbul 10.10.1975"

"Orhan Kemal'in yüreği hopluyor. İstanbul 2.5.1956"

"İstanbul 24.5.1956 Ulan, Bugünkü Dünya'da densiz bir yazını okudum."

"Heyecanlandım ulan yaşşa be İstanbul 18.7.1957"

"Dalga geçer miydin eşşek İstanbul 11.9.1957"

"IŞIK geldi... Yıldız... Petrol Yüksek Mühendisi Nazım'dan Eczacı Kemali'den sonra geldi, evlere şenlik bi velet..."

"Şimdilik oku, fikrini yaz İstanbul 1.11.1958"

"Hikaye bu haliyle kalsın mı sence İstanbul 4.11.1958"

"Dehşetli sancılar geçirdim. İstanbul 23.3.1959"

"Topyekun bir savaşa katılmayan aydının... İstanbul 19.4.1959"

"Canının istediği anda ağız tadıyla ölemiyorsun bile... Unkapanı 2.10.1959"

"Ulan güzel şey yaşamak, sevgili Fikret... Unkapanı, tarihsiz"

"Fotoğraflar: Fikret Otyam, Halim Şefik Güzelson, Sait Faik, Mümtaz Ener, Orhan Veli'nin ağabeyi Adnan Veli. Maya Sanat Galerisi'nde 1953"

"Orhan Kemal, Sait Faik... Fikret Otyam. Robert Kolej Edebiyat Günleri'nde Otyam'ın Söyleşisinde. 1953"

"Bir sen kaldın... Sevgili Fikret... Sana yakışan gümbür gümbür mektubunu aldım. Yaşa. Zaten yakın, candan dost,arkadaş bir sen kaldın... İstanbul 1.8.1963"

"Gene şu en berbat zamanımızda hani Hızır gibi yetiştin... İstanbul 18.10.1964"

"Tanınmayacak kadar hasta ve erimiş durumdayım. İstanbul 16.12.1964"

YAŞASIN AĞIR CEZA'DA YARGILANMAK!

Gazetem Cumhuriyet'te yayımlanan bi yazım nedeniyle Türk Ceza Kanunu'nun 159.Maddesi 1 yıldan 6 yıla kadar.....

"Nazım'ın nişanında sen bulun yüzükleri tak İstanbul 15.10.1965"

Ankara'da, bizde. İstanbul'a dönerken tenbihledim. Bak ihtiyar unutma 10 Mart Perşenbe günü saat 14.30'da, 3.Ağır Ceza Mahkemesi'nde buluşalım, zira savunmam var, bana görünme bi gülmeye başlarsak..."

ORHAN TUTUKLANIYOR!

N'apmış? İki arkadaşıyla köfteci dükkanında Komünizm propagandası yapmışlar iyi mi? "Sabaha karşı İstanbul Cibali Fırın Sokak 20 numaranın zilini çaldım... Nuriye yenge "episini" anlattı bi de 'sivil polisler çok medeni olmuşlar' dedi.

Haa yazmayı unuttum, aklandım!

'SULTANAHMET CEZA VE TEVKİF EVİ'

"23 Mart 1966

YÖN'deki yazını pek sevdim... Daha doğrusu sana yazdığım mektuplarımdan özetlediğin kendi yazılarım. Tuhaf unutmuşum onları. Hani günün birinde kitap halinde çıkmasını merakla bekleyeceğim. Yer yer, kendi halim içime dokundu..."

"İşte yine yazı masamın başındayım İstanbul 16.4.1966"

"Telgrafın beni coşturdu. Yaşa. Varol İstanbul 16.1.1967"

ÖLÜM SOLUĞU YILLAR SONRA YENİDEN YOKLUYOR ORHAN KEMAL'İ! (Sürecek)

 

 


[email protected]