Ana Sayfa
 

Türk Dili Dergisi - Nevra Bucak - Mart/Nisan 2014

   
 

Orhan Kemal 100 Yaşında!

 

 

 

 

ORHAN KEMAL'İN 100. YAŞINI KUTLARKEN


 

Nevra Bucak


 

Değerli yazarımız Orhan Kemal'in "Yüz Karası" romanı elli bir yıl sonra oğlu Işık Öğütçü emeği ile bulunup basıldıktan kısa bir süre sonra, bu kez, gene bilinmeyen bir başka romanı "Uçurum " gün yüzüne çıktı. Hem de güzel bir rastlantıyla, yazarımızın yüzüncü yaşını kutladığımız bu günlerde...

Roman, "Büyük Gazete" adında bir dergide 25 Ocak 1961'de tefrika edilmeye başlamış, 21 Haziran 1961'e değin tam yirmi iki sayı yayımlanmış. Yirmi ikinci tefrikanın sonunda "Devamı var " diye yazılmasına karşın, derginin bundan sonraki sayıları ile birlikte romanın devamı bulunamamış. Dahası, hiçbir yerde kitap formatında yayımlanmamış.

Sevgili Işık Öğütçü, Uçurum'un önsözünde şöyle diyor:

"Orhan Kemal'in yazdığı ve sonu açık kalan romana yazara saygı amacıyla tefrikanın sonunu bir paragrafla ben tamamladım. Orhan Kemal'in edebiyatımızdaki izine bu eserle katkı verebildiysem ne mutlu bana... "

"Uçurum"un iki ayrı kapağı var!

Böyle olmasının nedeni, kitabın her iki kapağından ayrı bir kitap başlıyor. Kitabın bir bölümünde Orhan Kemal'in, kendi döneminde film sektörüne emeği geçenlerle yaptığı söyleşiler, "Çok çocuklu aileler" ile yaptığı röportajlar yer alıyor. "İtiraflar" bölümünde, yazarın hayat kadınlarıyla yaptığı, acı gerçeği dile getiren söyleşiler yer alıyor. Yazarın bu söyleşiler sırasında İlhan Demir adını kullandığını öğreniyoruz.

Kitabın roman bölümünde, "Uçurum”un daha ilk sayfalarından kahramanlarına bağlanıp, onları bir yakınınız gibi görüyorsunuz. Safiye, Cemal, Mülayim Usta, Nermin... Hepsi capcanlı, sanki yanı başımızdalar gibi.

Romanın girişinde, sol gözü kör, gırtlağı yaralı anaç bir kedinin can havliyle mütevazi aşçı dükkânlarından birinde kocaman bir et parçası çalarak yıldırım hızıyla yoksul bir mahalleden geçerek avlusu tahta perdeyle çevrili bir evin bahçesine girmesiyle başlayan roman, o bahçeli evde yaşayan Safiye'yi bize getiriyor.

Safiye, Haliç Tersaneleri'nden birinde kaynak işçisi olan Cemal'in sevgilisidir. Cemal güçlü kuvvetli, yakışıklı olduğu denli dürüst, onurlu bir gençtir. Bütün istediği bir kamyonet alıp çalıştırmaktır. Yaşlı, dul bir adam olan ev sahibi Mülayim Usta, Safiye'ye tutkundur. Safiye ise, yaşlı adama yüz vermez. Mülayim Usta'nın Nermin adında güzel ve masum bir kızı vardır. Yaşlı adam, Beyoğlu'ndaki büyük bakkaliyelerden birinde çalışır ve patronu tarafından sevilip sayılır. Cemal'e çılgın gibi âşık olan Safiye, kendisine sarkıntılık yapan Mülayim Usta'dan kamyonet için para ister, vermezse evden ayrılacağını söyler.

Aslında Cemal'le Safiye'nin ilişkileri yolunda gitmez. Safîye, oynak ve şuh bir dul olmasına karşın, çok kıskançtır, gözü pektir. Cemal, kadını bu nedenle sevemez. Onun istediği aklı başında, masum ve güzel temiz bir genç kızla yuva kurup çocuk sahibi olmaktır. Yine de, bir türlü Safiye'den uzaklaşamaz. Bir gün Mülayim Usta, çalıştığı iş yerinde çıkan bir yangın sırasında kargaşadan yararlanıp kasadan istemese de para çalar. Safiye'ye verir. Safiye de, Cemal'le ilişkilerinin sürmesi için parayı ona götürür. Cemal bu parayı borç olarak alır, çalıştıkça kadına ödemeye başlar.

Safiye, yine bir kıskançlık krizi sırasında, Cemal'le büyük bir kavga ederek ayrılır. Ama, Safiye Cemal'i bir türlü aklından çıkaramaz...

Safiye'nin yokluğuna dayanamayan Mülayim Usta, meyhanede içmeye başlar. O günlerden birinde Cemal'le tanışır, dostlukları ilerler. Bir akşam, yaşlı adam meyhaneden kendi başına çıkamaz, çok içmiştir. Her akşam yol üzerinde babasını bekleyen Nermin'le Cemal'in tanışması böyle olur. Cemal, Ustayı kızına teslim eder. İki genç, ilk anda birbirlerinden hoşlanırlar. Cemal, kısa bir süre sonra babasından Nermin 'i istemeye gider. Orada Mülayim Usta'ya geri dönen Safiye ile karşılaşır. Safiye, kurnaz davranır, Cemal'i elinden kaçırmamak için hiçbir şey belli etmez, anlayışlı görünmeye çalışır. Ama içten içe kin besler, Cemal'i yeniden avuçlarının arasına almak için bekler...

Nermin, Cemal'in tam aradığı bir genç kızdır. İyi yürekli, masum. Aslında Nermin, Safiye'nin tam karşıtıdır. Safiye, erkeği paçavraya çevirip kıskançlıklarıyla deli eden şehvet düşkünü Carmen'imsi bir kadındır...

*

Bu iki farklı kadın karakteri, Orhan Kemal'in "Yüz Karası" romanında da görülür. Otuz beşlik şen dul oynak Özcan Hanım... Yalnız, Özcan Hanım varsıl bir duldur, Safiye ise yoksuldur. Nermin de, “Yüz Karası”ndaki Masume gibidir. İki kız da, babalarına düşkün, iyi yürekli ve saf sevdikleri erkeğe canlarını verecek denli özverilidirler. Masume'yi içten içe beğenen Memet de Cemal'e benzer. İki genç de, vicdanlı, onurlu dürüsttürler. Memet'in babası İlyas Usta, oğlunu ne denli aşağılayıp, yüz karası olarak görse de... Cemal de yaşam kurbanı bir gençtir... "Uçurum" da, "Yüz Karası" gibi, trajik yaşamdaki acı gerçeğe parmak basan, sıradan, küçük insanları incelikle işleyip irdeleyen bir roman olmakla birlikte, yarım kalmış romanın son paragrafını yine de umuda yer vererek kapatır, sevgili Işık Öğütçü...

"Uçurum" kuşkusuz, büyük yazın emekçisi Orhan Kemal'in öbür yapıtları gibi her zamanki kendine özgü akıcı, yalın özgün dili ve merak öğesiyle zevkle okunuyor.

Yazımı bitirirken, değerli yazarımız Orhan Kemal'in yazınsal yaşının ikinci yüzyılında da anılacağını duyumsayarak, yüzüncü yaşını bir kez daha yürekten ve bir roman yazarı olarak gönül borcumla kutluyorum.

 

 

 

 
 
 

info@orhankemal.org